Yukon Yaşar
Ayağındaki terliği plakçalara doğru fırlatmayı ve bu sayede küçük ölçekli de olsa bir deprem yaratmayı düşündü. Hemen vazgeçti, zira terliğin gittiği yerden kendi kendine geri dönmesi takılmış plağın kendiliğinden çözülmesinden daha olanaksızdı. Ah be Louis, ne olurdu uğraştırmasan şimdi sabah sabah? Ne olurdu yani takılmasan böyle ufak tefek şeylere, “Eee Yaşarcığım, nerde kalmıştık” der gibi, yıllarca kekelemiş bir dilin apansız çözülüşü gibi coşkuyla tamamlayıversen cümleni?